Acele kamulaştırma, mülkiyet hukuku ve idare hukuku açısından büyük önem taşıyan, istisnai bir idari işlemdir. Temel kamulaştırma prosedürünün dışında kalan bu özel yöntem, olağanüstü koşulların varlığı halinde idareye, kişilere ait taşınmazlara derhal el koyma ve tasarruf etme yetkisi tanır. Ancak bu geniş yetki, mülkiyet hakkı gibi temel bir hakkı kısıtladığı için, yasal düzenlemelerle birtakım şartlara bağlanmıştır.
Kamulaştırma, kamu hizmetlerinin yürütülmesi için idarenin ihtiyaç duyduğu özel mülkiyete ait taşınmazları, kanuna dayalı olarak ve bedelini ödeyerek edinmesini sağlayan bir süreçtir. Bu süreç, kamu yararı kararı, hazırlık işlemleri, uzlaşma süreci ve nihayetinde tapu tescil davası gibi çeşitli idari ve adli aşamaları içerir. İdare, taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini ancak bu süreçler tamamlandıktan sonra elde eder. Acele Kamulaştırma ise, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde düzenlenen, olağan kamulaştırma sürecinden ayrılan özel ve istisnai bir kamulaştırma yöntemidir.
Acele kamulaştırmada, idarenin olağan kamulaştırmada yapması gereken bazı hazırlık ve uzlaşma süreçleri sonraya bırakılarak, taşınmaza derhal el konulması sağlanır. Acele kamulaştırma kararı ile taşınmazın mülkiyeti hemen idareye geçmez; mülkiyet, süreç tamamlanana kadar taşınmaz sahibinde kalmaya devam eder. Ancak idare, el koyma kararı ile birlikte taşınmaz üzerinde fiilen yıkım, inşaat, yol yapımı gibi geniş tasarruf yetkilerine sahip olur.
Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinin gerekçesinde de açıklandığı gibi, acele kamulaştırmanın temel amacı acele ve istisnai hallerde kanunun önceki hükümlerine (olağan prosedür) uyulmasının yaratabileceği çeşitli sakıncaları önlemek ve kamunun büyük zararlara uğramasını engellemektir. Kısacası, acele kamulaştırma, kamu yararının gecikmesinde telafisi imkânsız zararların doğacağı acil durumlarda kamu hizmetinin derhal başlamasını sağlamak için düzenlenmiş bir yöntemdir.
Acele kamulaştırma, mülkiyet hakkını ciddi şekilde etkilediği için, bu kararın verilebilmesi belirli ve sıkı şartlara bağlanmıştır. Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi, acele kamulaştırma kararının alınabileceği halleri üç ana başlıkta toplamıştır. Buna göre;
Şart | Yasal Dayanağı ve Açıklaması |
|---|---|
Yurt Savunması İhtiyacı | 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına ilişkin acele kamulaştırma kararı verilebilir. Bu durum, savaş, seferberlik veya savaş tehlikesinin var olduğu kriz dönemleriyle sınırlıdır. |
Özel Kanunlarda Öngörülen Olağanüstü Durumlar | Bazı özel kanunlarda, ilgili idareye yetki tanınması halinde acele kamulaştırma yapılabilir. Bu yetki, yalnızca olağanüstü ve gecikmesinde sakınca bulunan haller için geçerlidir. |
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesince “Aceleliğine Karar” Verilecek Haller | Acele kamulaştırmayı gerekli kılan bir durumun varlığında, ilgili idarenin talebi üzerine Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi tarafından “Acelelik Kararı” verilmesi halinde uygulanır. Bu, uygulamada en sık rastlanan acele kamulaştırma sebebidir. |
Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi dışında, birçok özel kanun da idareye acele kamulaştırma yetkisi tanımaktadır. Bu kanunlardan bazıları; 3213 Sayılı Maden Kanunu, 4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 6306 Sayılı Afet Riskli Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun gibi.
Yüksek mahkeme kararlarına göre, sadece özel kanunlarda verilen yetkiye dayanarak yapılan bir acele kamulaştırma işlemi hukuka uygun sayılmaz. Özel kanun yetkisinin kullanılabilmesi için, Kamulaştırma Kanunu’nun gerekçesine uygun olarak durumun aceleliğinden kaynaklanması ve kamunun büyük zarara uğrama ihtimalinin var olması şarttır. Acele kamulaştırma, keyfi ve sınırsız bir yetki olarak kullanılamaz.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Acelelik Kararı” ile yapılan acele kamulaştırmalar, idarenin ilgili gerekçelerle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’na başvurması ve bu talebin haklı bulunması üzerine verilir. Bu karar, idareye acele kamulaştırma prosedürüne uygun hareket etme yetkisi sağlar.
Acelelik Kararının Unsurları: Yargı kararları ile bu kararın belirli unsurları taşıması zorunludur. Buna göre;
Anayasa’nın 125. maddesi gereğince, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine açıktır. Dolayısıyla, acele kamulaştırma süreci de yargı denetimine tabidir.
Acele kamulaştırma sürecinde iki ayrı yargı yolu mevcuttur. Buna göre;
Dava Konusu | Görevli Mahkeme | Yetkili Mahkeme |
Acelelik Kararının İptali (Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Kararı) | Danıştay (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) | Danıştay (Tek Mahkeme) |
Kamulaştırma Kararının İptali (İdare Kararı) | İdare Mahkemeleri | Taşınmazın bulunduğu yer İdare Mahkemesi |
Uygulamada, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Acelelik Kararına karşı Danıştay’da açılan bir dava varsa, İdare Mahkemeleri kamulaştırma kararının iptaline ilişkin davaları görev yönünden reddederek dosyayı Danıştay’a gönderebilmektedir. Danıştay, her iki davanın bir bütün olduğu gerekçesiyle bu davalara birlikte bakabilmektedir. Ayrıca, kamulaştırma kararının iptal edilmesi halinde, ona dayanak olan acelelik kararının da yasal dayanağı kalmaması sebebiyle iptaline karar verilmesi gerekir.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Acelelik Kararı”, genel düzenleyici nitelikte bir işlem olarak kabul edilir. İptal davası açma süresi, bu kararın ilan tarihini izleyen günden itibaren altmış (60) gündür. Ancak, ilan edilen karara dayalı bir uygulama işlemi (örneğin kamulaştırma kararı) tesis edildiği takdirde, ilgili kişi uygulama işlemi ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Kararına karşı da yasal süre içinde dava açabilir.
Acele kamulaştırma, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki dengeyi sağlamayı amaçlayan, ancak mülkiyet hakkını ciddi şekilde kısıtlayan son çare niteliğinde bir yöntemdir. Bu nedenle, idarenin bu yetkisini kullanırken hukukun üstünlüğü ve ölçülülük ilkesi gereğince, yasanın aradığı bütün şartları titizlikle yerine getirmesi beklenir.
Bir malik olarak, acele kamulaştırma sürecine karşı hukuki yöntem, genellikle iki şekildedir. Bunlar iptal yöntemi ve bedel yöntemidir.
İptal davalarında 60 günlük süre süreaşımıdır. Sürenin kaçırılması, idari işleme itiraz hakkınızı sona erdirir. İdare, el koyma kararı ile birlikte inşaata veya yıkıma başlayabilir. İptal davası açılsa bile, geri dönülmez zararlar oluşabilir. Bu durumda yürütmenin durdurulması talep edilmelidir. Hukuk mahkemesindeki bedel tespiti davasında, taşınmazın değerini doğru ve etkin bir şekilde belirlemek için teknik raporlar sunulması gerekir.
Acele kamulaştırmanın en belirgin özelliği, idarenin taşınmaza derhal el koyduktan sonra bedel tespit sürecini başlatmasıdır. Maliklerin bu süreçteki hakkı, taşınmazlarının gerçek değerini almasıdır.
Acele kamulaştırma kararının ardından idare, taşınmaza el koyabilmek için Kamulaştırma Kanununun 27. maddesine göre mahkemeden taşınmazın sadece kıymet takdirini ve teminat yatırılmasını ister. Mahkeme, bilirkişi marifetiyle taşınmazın ilk etapta belirlenen tahmini bedelini tespit eder. İdare, bu tahmini bedeli teminat olarak bankaya yatırır. İdare, mahkemeden taşınmaza el koyma kararı alır ve fiili tasarrufa başlar. Bu süreçte mülkiyet henüz idareye geçmemiştir. Ancak zilyetlik idarededir.
Acele el koyma aşamasından sonra, idare normal kamulaştırma sürecine döner. Genellikle uzlaşma sağlanamazsa veya idare süreci hızlandırmak isterse, mahkemeye nihai bedelin tespiti ve mülkiyetin tescili davası açılır.
Kamulaştırma Aşaması | İşlem Türü | Görevli Mahkeme | Amaç |
Acele El Koyma | Kanun 27. Madde Uygulaması | Asliye Hukuk Mahkemesi | Geçici bedel tespiti ve taşınmaza el koyma yetkisi alma amaçlanmaktadır. |
Nihai Tescil | Kanun 10. Madde Uygulaması | Asliye Hukuk Mahkemesi | Nihai bedelin tespiti ve mülkiyetin idareye kesin tescili amaçlanmaktadır. |
Bu davalar, idarenin aldığı “Acelelik Kararı”nın veya buna dayalı “Kamulaştırma Kararı”nın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açılır. Temel amaç, idari işlemin baştan itibaren geçersiz kılınmasını sağlamaktır.
Acele kamulaştırma sürecini başlatan ve hukuki dayanağı oluşturan, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile (Eskiden Bakanlar Kurulu kararlarıyla) “Acelelik Kararı” denilmektedir.
Acelelik Kararına dayanılarak ilgili idare tarafından verilen Kamulaştırma Kararının iptali talebiyle kamulaştırma kararının iptali davası açılabilir.
İptal davalarının kazanılması halinde, idarenin taşınmaz üzerindeki el koyma ve tasarruf yetkisi sona erer ve mülkiyet üzerindeki kısıtlama kalkar. Bu durum, malikin mülkiyet hakkı açısından önemli bir sonuçtur.
Bien & Messe Hukuk ve Danışmanlık
Whatsapp Destek
Merhaba, Bien Messe Hukuk ve Danışmanlık Bürosuna Hoş Geldiniz. Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Konuşmayı Başlat
WhatsApp Destek